KESK Genel Başkanı Lami Özgen
"Akil İnsanlar Komisyonu"'ndan derhal geri çekilmelidir.

KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) Türkiye’de iktidarlardan ve sermayeden bağımsız yürüttüğü muhalif çizgisi; fiili meşru mücadele anlayışı; üyelerinin ekonomik, demokratik talepleri için mücadele eden kamuya ait işkolları sendikalarının oluşturduğu konfederasyondur.

KESK tarihi boyunca gerek mücadele yöntemleri, gerek bütün baskı ve sindirme uygulamalarına karşı duruşu ile seven sevmeyen herkes tarafından takdir toplamış bir konfederasyondur. Diğer konfederasyonlara bağlı sendikaların üyeleri dahi çoğu kez “yaparsanız bu işi siz yaparsınız” diyerek KESK'in yarattığı mücadele anlayışına bakışlarını ifade etmişlerdir.

KESK'in kuşkusuz eksikleriyle birlikte bu takdirleri toplamasının esas nedeni, kamu emekçilerinin sorunları ve bunlara dair çözüm önerileri ile birlikte hangi dönem olursa olsun, ülkeyi yöneten muktedirlere karşı verdiği emek, özgürlük, demokrasi, adalet ve barış mücadelesidir.

Özellikle son on yıla bakıldığında, AKP toplumun tüm muhalif kesimlerine karşı büyük bir baskı sindirme ve faşizan uygulamalarla adeta darbe dönemlerini aratır bir biçimde, toplumu sindirmiş, sinmeyenleri de yargıda sağladığı tahakkümle cezaevlerine atmaktan zerre geri durmamıştır.

Konfederasyonumuzun da bu süreçlerden fazlasıyla nasiplendiği kamuoyunca bilinmektedir. Tüm bu süreçlerde, başta genel başkanı olmak üzere pek çok yönetici ve üyesinin yaşadığı baskı, sürgün, soruşturma, yargılanma ve tutuklanmasına karşı gözünü kırpmadan mücadelesini sürdürmüştür. Sadece son bir yılda üç kez operasyon geçirip gün boyu yandaş televizyonlar tarafından terör odağıymış gibi gösterilip aynı kesimin gazeteleri tarafından akıl almaz kara propagandasına rağmen yaratılan 21 Aralık,1 Mayıs ve 23 Mayıs grevi ve gözaltına alınan veya tutuklanan üyelerine geceli gündüzlü adliye nöbetleri ile sahip çıkabilmiş olması bu sürecin hatırı sayılır örnekleridir.

Durum bu şekliyle sürüp giderken, tam da 22'si tutuklu olmak üzere 72 arkadaşımızın yargılandığı davanın ilk duruşması olan 10 Nisan’a hazırlanırken, ülkemizde yıllardır yaşanan akan kanın durması, silahların susması süreciyle ilgili “Akil İnsanlar Komisyonu” gündeme gelmiş daha da dikkat çekeni KESK genel başkanının adı bu komisyonlarda açıklanmıştır.

Bu sürece ilişkin;

1.   Öncelikle belirtmek isteriz ki örgütümüzün MYK dâhil, hiç bir kurulunda/karar organında tartışılmadan, hiç bir bilgilendirme dahi yapılmadan, Genel Başkanın bu komisyona katılması, KESK'in işleyişine uygun değildir.

2.   “Akil İnsanlar Komisyonu” ülkemizde barışın sağlanması için katkı sağlayabilecek bir argüman olarak pek çok çevre tarafından önerilmiştir. Ancak AKP benzer pek çok konuda olduğu gibi, bu konuda da kendisi gibi düşünenlerin kesin çoğunlukta olduğu ve kimi muhalif isimlere de sembolik olarak yer verildiği bir liste açıklamıştır. Üstelik bu listeyi Başbakan yanına aldığı birkaç yardımcısı ve MİT müsteşarıyla birlikte, bölgelere paylaştırmış kimin hangi komisyonun başkan ya da sekreteri olacağına da karar vermiştir.

3.   Kim ne derse desin; komisyonun toplam bileşimine bakıldığında, gerek oluşumu gerek çalışma biçimi üzerinden bu günkü haliyle “Akil İnsanlar Komisyonu”nun, ülkemizde kanın durması ve barışın sağlanması için hangi katkıyı sağlayacağı tartışmalıdır. Buna karşılık bu komisyon ne yaparsa yapsın, hangi çalışmayı yürütürse yürütsün yaptığı her şey gerçek bir barıştan çok dönüp dolaşıp AKP'nin projesine hizmet edecektir. İşte burası tartışılmazdır.

4.   Bilindiği gibi 4+4+4 diye bilinen eğitimin dinselleştirilmesi, gericileştirilmesi ve özelleştirilmesi için çıkarılan düzenleme sürecinde, KESK'in düzenlemenin pedagojik olmaktan çok ideolojik olduğu yolundaki eleştirileri karşısında, Başbakan TV’lerde açıkça isim vererek “KESK'lilerin pedagojik ve psikolojik tedaviye ihtiyacı olduğunu” söylemiştir. Şimdi ne olmuştur ki Başbakan “tedaviye ihtiyacı olduğunu”düşündüğü kesimden komisyona temsilci belirlemiştir.

5.   KESK mücadele alanıyla ilgili olarak, işvereni olan devlet ve onun temsilcisi hükümetle görüşür, öneri sunar, çeşitli çalışmalarda temsil ettiği emekçilerin lehine sonuçlar almak için çalışır. Ancak zaman içinde görülmüştür ki AKP; emekçilerin aleyhine pek çok düzenleme, yasa, yönetmelik vs çalışmalara KESK'i özellikle çağırmakta, ama kendi bildiğini yapmakta, sonucunda da, “işte KESK'te var bu çalışmada ama ne yapalım onun önerileri azınlıkta kaldı” diyerek, KESK'i bu süreçlere ortak etmeye çalışmaktadır. KESK bunu bildiği defalarca yaşadığı için, oldukça özenli davranarak düşüncelerini açıkça ifade etmekten hiçbir zaman kaçınmadan, ama ortak gibi gösterileceği çalışmalara katılmayarak tavrını göstermektedir. Bu durumun çokça örneği olduğunu hepimiz biliriz. “Akil İnsanlar Komisyonu”nun da bu güne kadar olanlardan hiç bir farkı olmayacaktır.”

6.   Ülkemizde yılardır süren çatışma ve savaş ortamının on binlerce canımıza mal olduğu hepimizin malumudur. KESK, daha kuruluş aşamasından başlayarak savaşa karşı barışı, emperyalizme karşı bağımsızlığı, şovenizme karşı halkların kardeşliğini ve gerçekten demokratik bir Türkiye'yi savunan ve bu uğurda mücadele eden bir örgüttür. KESK, ülkemizde savaşın ayyuka çıktığı, adeta Kürt demenin dahi yasak olduğu süreçlerde barışı ve bir arada yaşamı savunmaktan zerre taviz vermemiş bir örgüttür. Kürt Sorununun demokratik barışçıl yöntemlerle çözümü konusunda eksiğiyle fazlasıyla üzerine düşeni yapmış bir konfederasyondur.

Bütün bu mücadelesine karşılık olarak, bırakın üyelerimize, yöneticilerimize yapılan baskı, sürgün soruşturma, tutuklama vb uygulamaları, örgütlerimizin kapatılması noktasına kadar uzanan bedeller ödemiş bir örgüttür KESK. Daha 10 Nisan da tutuklu 22 arkadaşımızın tahliyesine karşın, 101 yönetici ve üyemiz halen cezaevlerindedir.

Elbette daha söylenebilecek pek çok nedenle KESK Genel Başkanının “Akil İnsanlar Komisyonu”da yer alması, KESK'in yarattığı değerlerle örtüşmemektedir. Bu nedenle KESK Genel Başkanı Sayın Lami ÖZGEN bir an önce bu komisyondan geri çekilmelidir.

KESK'in ülkemizde barışın sağlanıp yaraların sarılarak, bir arada kardeşçe bir yaşamın tesisi için bu güne dek yaptıkları vardır. Bundan sonra da katkı sağlama sorumluluğu artmıştır. Ancak bütün bunlar için ne AKP'ye ne de onun “Akil İnsanlar Komisyonu”na ihtiyacı yoktur... 12.04.2013

SENDİKAL BİRLİK

www.sendikalbirlik.net, http://www.facebook.com/sendikalbirlik.kesk